Aşkta aradığını uzun zamandır bulamayan ama bulacağına dair umudunu da hiçbir zaman kaybetmeyen bir arkadaşım; “Bej bayraklar, kırmızı bayraklardan çok daha zorlayıcı olabiliyor” diyor. “Çünkü kırmızı bayrakları görmek de, onları gördükten sonra ne yapmanız gerektiğini bilmek de çok kolay. Bej bayraklarda ise durum oldukça farklı. Canınızı sıkanın ne olduğunu kolaylıkla tanımlayamıyor, tanımlasanız da gitmekle kalmak arasındaki çizgide bocalıyorsunuz.” Peki, nedir bu “bayrak” meselesi?
Söz konusu flört dansı olduğunda, atacağınız bir sonraki adımın ne olacağına karar vermek hem eğlenceli hem de zor. Hatta bazen dans pistinin ortasında ince ama önemli bir sinyal beliriveriyor: kırmızı bayrak. Bu, bizi şöyle bir durup düşünmeye teşvik eden ve dikkatli olmakla eşanlamlı hâle gelen bir tür alarm aslında. Kökeni denizcilik tarihine, daha doğrusu gemiler arasında, her rengin belirli bir mesaj taşıdığı karmaşık bir bayrak sistemi aracılığıyla iletişim kurulan savaş dönemlerine uzanan bir metafor. Genellikle bir uyarı sinyali olarak göndere çekilen kırmızı bayrak, yakın tehlikeye işaret ederek mürettebatı olası zararlara karşı hazırlıklı olmaya çağırırdı. Şimdi de ilişkilerde tam olarak aynısını, sembolik olarak yapıyor. En sık görülen kırmızı bayraklar arasında tahmin edeceğiniz gibi yalanlar, öfke kontrolünde yaşanan sorunlar ve aşırı kıskançlık var. Ancak bugünlerde sosyal medyanın favori bayrak rengi kırmızı değil, bej. Özellikle TikTok’ta bu etiketi kullanarak paylaşım yapan kullanıcıların sayısı her geçen gün artınca, ilk kez aylarca önce Caitlin MacPhail tarafından kullanılan bu terimden bahsetmek trend hâline geldi. Fakat bej bayrakları kırmızı bayraklar gibi belirgin birer uyarı olarak kabul etmek imkansız. Onlar için daha ziyade “belli belirsiz fısıltılar” diyelim. Açık bir tehlikeye işaret etmeden, tereddüt duygumuzu tetikleyen belirsiz davranışları temsil ediyor, insana arkasını dönüp gidecek malzemeyi vermiyor ama ufak ufak can sıkıyorlar. Tabii tüm bu terimlerin popüler olmasında online flört uygulamalarının büyük etkisi olduğu gerçek. Çünkü daha ilk buluşma bile yaşanmadan hangi sinyalin ne anlama geldiğini görmek, insanlara hem zaman kazandırıyor hem de kendilerini güvende hissetmelerini sağlıyor. Caitlin MacPhail’in çektiği ilk bej bayrak videosundan örneklerle başlayalım. “Flört uygulamalarındaki profiline ‘pizzanın üzerine ananas koyulmasından nefret ederim’ yazan ya da çok popüler sitcom’lardan referanslar veren biri muhtemelen çok sıkıcıdır” diyor MacPhail. “Bej bayraklar benim için bir insanın orijinal olmadığına veya kendi zevklerini, kişiliğini anlamaya yeterince zaman harcamadığına dair önemli göstergeler.”
Hiç şüphe yok ki, bej bayrakları görmek için iyi bir gözlem yeteneğine sahip olmak gerekiyor. Onları, ilişkinin tuvalindeki ince fırça darbeleri gibi düşünebiliriz. “Buradayız” diye bağırmıyor ama dikkatliyseniz merakınızı cezbediyorlar. 40 yaşında bir avukat olan arkadaşım Ceylin; “Son ilişkimde kendimi sürekli sıkılmış ve huzursuz hissediyordum ama belirli bir olay veya davranıştan dolayı değil. Daha ziyade bana kendimi huzursuz hissettiren nüanslar vardı ve bu bej bayrakların, bana ilişkimizin uzun vadeli potansiyeli hakkında önemli şeyler söylediğini fark etmem zaman aldı” sözleriyle anlatıyor bej bayrak deneyimini ve şöyle devam ediyor: “Sebebini bilmiyorum ama bir erkeğin bana ‘güzelim’ diye hitap etmesini hep itici bulmuşumdur. Güzelim sözüyle açılan ilk bej bayrağı; karşımdaki kişinin arabasına aşırı düşkün oluşu ve üç metre öteden bile kokusunu alabileceğiniz kadar çok parfüm sıkması da takip edince benim için konu kapandı. Evet, belki bunların hiçbiri bir ilişkiyi gözden çıkarmak için yeterince büyük sebepler değil. Ama bir araya geldiklerinde benim için o insanın egosuna dair çok şey ifade ediyorlar. Sürekli bunlarla yaşayamam.” İlişkiden soğuma sebebi olarak başkalarına anlatsanız belki onlara komik ya da saçma gelebilecek ama büyük resmin içinde sizin için anlamlı olan bej bayraklara bir örnek de psikolog arkadaşım Derin’den geliyor: “Bir insanın sadece kişisel gelişim ya da biyografi kitapları okuması, romanlardan hoşlanmaması aklımda soru işareti bırakıyor. Roman okumayı sevmeyen insanların hayal gücünün zayıf olduğuna inanıyorum ve bugüne kadar aksini kanıtlayan bir örneğe rastlamadım. Gerçekler kadar hayaller de önemli!” İstanbul’dan Londra’ya taşınıp son bir yıldır flört uygulamaları aracılığıyla pek çok farklı insanla tanışan Beril de fazla gerçekçiliği bej bayrak olarak kabul edenlerden. “Bir erkeğin duygusal alanımı daraltıp çalışıp her şeyi bilimle açıklamaya çalışması benim için çok yorucu. Bugün kötü bir rüya gördüysem, rüyalarla ilgili bilimsel bir açıklama beklemiyorum. Ya da kahve falı baktırmaya gittiğimde ekonominin durumuyla kahve falı baktıran insanlar arasındaki ilişkiyi dinlemekten sıkılıyorum. Gerçi ben bunlar için bej bayrak diyorum ama sanırım astrolojiye ilgi duyan bir kadın, bazıları için kırmızı bayrak” diyor, gülerek. “Burcunu sorduğum için beni engelleyen bile oldu!”
Normal bir günde annesiyle iki kereden fazla konuşanlar, evi sıcak bir yuvaya değil soğuk bir mobilya mağazasına benzeyenler, başkalarıyla sosyalleşirken telefonunda oyun oynayanlar… Bej bayraklara verilen örnekler saymakla bitmez. Ancak çoğu zaman kulağa komik gelseler de onları takıntı hâline getirmemekte yarar var. Ya insanları çok hızlı eleyebilmemiz için her türlü atmosferi sağlayan modern flört çağında, bej bayraklar da bireylerin karakterinin bir parçası olan detayları kabul edilemez görmemiz konusunda bizi şartlandırıyorsa? Ya da aslında tüm bunlar bahaneyse ve gerçek aşkın gözü bej bayrakları göremeyecek kadar körse? Cevapları bulma konusunda bayrağı size devrediyorum.