Doğru Odak Okulları olarak öğrencilerinizi akademik, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif açılardan tam donanımlı yetiştirmek, onları çok yönlü bireyler olarak geleceğe hazırlamak için eğitime getirdiğiniz yaklaşımlarla kurulduğunuz günden bu yana fark yaratıyorsunuz. Önce biraz bu konuya değinerek başlayalım dilerseniz, neler söylersiniz?
Hayatı özel kılan en önemli iki öğe doğa ve sanattır. İki alanın iç içe geçtiği her ortam bir bireyin gelişiminde en sağlam temelleri oluşturur. Okulumuzun her öğrenci için bireysel müzik ve sanat eğitimlerinin yoğun olarak yer aldığı, geleneksel el sanatları ile modern sanatın buluşmasıyla oluşan bir müfredat programının olması, eğitimlerin çiftlik hayvanları, ağaçlar ve çiçeklerle bezenmiş bahçesinde yapılıyor olması çocuklarımızdaki aidiyet duygusunu güçlendiriyor. Akademik başarı önce çocuğun kendini keşfetmesiyle başlar. Bir birey kendi güçlü yönlerini küçük yaşlarda keşfederse, seçeceği meslek için gerekli olan akademik eğitim sürecini yönetmesi çok daha verimli olacaktır. Bir öğrenci bir matematik formülünü ne için öğrendiğini bilmezse eğer konuyu içselleştiremediği için anlık bir ezber yönteminden öteye geçemeyecektir. İşte biz bu sorgulama yöntemi ile öğrencilerin akademik ve duygusal zeka gelişimini paralel bir denge ile yapmaları için destek veriyoruz.
Biraz da eğitim sisteminiz ve güncel hedefleriniz hakkında bilgi alalım sizden isteriz… Sonra akabinde soralım; nasıl gidiyor şimdilerde hayat, her şey yolunda mı sizin için?
Eğitim uygulamalı çalışmalar ile hedefine ulaşır. Bir birey öğrendiği bir matematik kuralını günlük hayatında kullanırsa eğer, o zaman başarılı bir sonuç alır. Çocuklarımızı pazara götürüp orada tezgah kurdurup satış yaptırmak, balık ağları ören denizci ustalar ile balık ağları örmeyi öğretmek, kapalı çarşıda yer alan esnaf dükkanlarında satış yaptırmak onların özgüvenlerini artırmak için çok önemli bir dokunuştur. Tarlamızda tohum ekerek, tohumun fide haline gelme süreçlerini takip etmesi sayesinde doğada tüm canlıların oluşumunu uygulamalar ve gözlemleme ile öğrenmeleri eğitim sistemimizin önemli bir odak noktasıdır. Ülke olarak acı dolu günler yaşadık. Benim için hayat; mesleğime olan büyük aşkım sebebiyle her zaman pozitif bir yönde. Ancak, ülkemizi yasa boğan deprem afetiyle birlikte ben de kendi hayatımda daha yalın, daha içe dönük ve yeni nesillere karşı çok daha fazla duyarlı olma sorumluluğunda ilerlemeye başladım. Hepimiz için büyük bir acı.
Diğer yandan içinde bulunduğunuz sektörde kendine yer edinmek hem çok kolay hem de bir o kadar zorken siz bu dünyada sektöre adımınızı attığınız andan itibaren başarılı işler içindesiniz. Hayat her zaman çok yolunda gitmeyebiliyor; özellikle son dönemde üzücü hadiseler yaşandı, depremi birebir yaşamasak da acısını derinden hissettik. Böyle anlarda sürekli üretmek ve yola devam etmek konusunda sizi neler motive ediyor?
Her işin başı samimiyet. İş hayatında bir kadın girişimci olarak 28. yılımı tamamladım. Birçok zorluğu tek başıma aştım. Ancak hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadım. İşimi iyi yapmaya ve dürüstlüğümden asla taviz vermemeye özen gösterdim. Deprem bölgeleri için sorduğunuz soruya cevap vermek istemiyorum. Önümüzdeki 10 yıl bile o bölgeye emek harcamak, her türlü desteği vermek için yeterli değil. Her birimiz taşın altına elimizi koymak zorundayız ancak bunun şovunu ve reklamını yapmak etik olmayan bir bakış açısı.
Her şeyin hızlı bir dönüşüm sürecinden geçtiği günümüz dünyasında sizler eğitim stratejilerini oluştururken nasıl bir yol izliyorsunuz?
Eğitim sisteminin yıla göre bile değişimi sağlanmalı. Mesela, müfredat programına doğal afetler, mesleki beceriler ve mesleğimizi icra ederken bağlı kalmanız gereken etik değerler gibi dersler eklenmeli. Yaşadığımız doğal afette bu bilgilerin ve değerlerin ne kadar yetersiz olduğunu birebir gördük.
Mesleğinizin dününü, bugününü biliyorsunuz ama peki şimdi düşününce nasıl bir gelecek düşünüyor, planlıyorsunuz?
Daha çok çalışmak, yeni nesli anlamak için daha çok empati kurmak ve onlarla daha çok zaman geçirmek. Onları ne kadar iyi anlarsam mesleğimi de o kadar iyi yapabilirim.
Bugüne kadar içinde bulunduğunuz işlerde bazen küçük kriz anlarıyla da karşılaştığınız olmuştur. Böyle anlarda can simidi olarak nitelendirebileceğiniz nelere tutunup, nelerden güç aldınız?
Kriz anları bu ülkede sıklıkla karşılaşabileceğimiz zamanlar. Bu nedenle birçoğumuz daha küçük yaşta her an zorluk ile karşı karşıya kalabileceğiz dürtüsüyle büyüdük. Bu da bizi daha yaratıcı, daha çözüm odaklı ve üretken yapıyor. Benim kriz anlarını aşma yöntemim, sorunlardan kaçmak değil sorunlarla yüzleşmek, kırdığım ,insanlar varsa farkında olmadan, onlara kendimi, ifade etmek. yani kısacası, sorunu en hızlı ve en samimi dokunuşlarla çözmek…
Son olarak, gelecek planlarınız ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Ülkeme çok daha faydalı olmak, mesleğimde çok daha büyük projelere imza atmak, yüzbinlerce çocuğa dokunabilmek ve tabii ki bu dünyaya güzel izler bırakabilmek.
EGITIM
VOGUE LEADERS