Tropikal iklim koşullarında yetişen avokado, son yıllarda birçok sağlıklı tariflerde yerini alıyor. Avokado, lif, potasyum, magnezyum ve folat içeriyor. Ancak bu meyvenin diğer meyvelere oranla daha yüksek miktarda yağ içermesi ve kalorisinin yüksek olması ‘avokadonun sürekli tüketilmesinin sağlıklı olup olmadığı’ sorusunu beraberinde getiriyor. Araştırmalar, her gün avokado tükenmenin insan vücuduna etkilerini gözler önüne serdi.
GÜNDE BİR TANE AVAKADONUN FAYDALARI
Her gün avokado tüketmek, bağırsak sağlığını iyileştirmek, kilo yönetimine yardımcı olmak, kalp hastalığı riskini azaltmak ve beyin fonksiyonunu geliştirmek gibi faydalar sağlayabilir. Ancak uzmanlar, bu meyveyi tüketmeden önce bireylerin sağlık durumlarını ve alerjik reaksiyonlarına dikkat etmelerinin altını çiziyor.
Peki her gün 1 avakado yersek vücutta nasıl bir değişim oluyor?
1- BAĞIRSAK SAĞLIĞINI DÜZENE SOKUYOR
Avokado, birçok meyveden daha fazla miktarda lif oranı bulundurur. ABD Tarım Bakanlığı’nın besinlerin değerlerini paylaştığı veritabanı FoodData Central’a göre bir avokado yaklaşık 13,5 gram lif içeriyor. Doktorlar, kadınların günde yaklaşık 28 gram erkeklerin ise 35 gram lif almasını öneriyor. Yani avokadoda bulunan lif miktarı bir insanın günlük lif ihtiyacının büyük kısmını karşılıyor. Lif, iyi bakterilerin oluşmasında önemli rol oynar. Avokado tüketimi lifin fermente edilmesine ve kısa zincirli yağ asitlerinin üretilmesine yardımcı olur. Bu durum bağırsak sağlına katkı sağlar.
2- KİLO KONTROLÜNÜ SAĞLIYOR
Avokadolarda bulunan yüksek yağ miktarı bazı insanlarda kilo alma korkusu yaşamasına neden oluyor. Ancak 2022 senesinde Journal of American Heart Association’da yapılan bir araştırmaya göre altı ay boyunca günde bir avokado yiyen kişilerin kilo kontrolünde daha başarılı olduğunu ortaya çıkardı. Journal of Nutrition tarafından 2021 senesinde yapılan diğer bir araştırmaya göre ise günde bir avokado yemek kadınların iç organlarındaki yağlanmanın azalmasını sağlıyor. Uzmanlar ayrıca lifin tokluk hissini artırarak kilo kontrolüne yardımcı olabileceğini belirtiyor.
3- KALP SAĞLIĞINI KORUYOR, KOLESTROLÜ DÜŞÜRÜYOR
Avokadoların içerdikleri potasyum, magnezyum, lif, folat, tekli doymamış yağlar, polifenoller ve antioksidanlar sayesinde kalp sağlığınızı destekleyebilir. Yine Journal of the American Heart Association’da yayınlanan çalışma avokado tüketiminin kardiyovasküler hastalık ve koroner kalp hastalığı riskini önemli ölçüde azalttığını gösterdi. Avokadonun kalp sağlığı üzerindeki etkisi arter tıkanmasını azaltarak oksitlenmiş LDL kolesterolü düşürme yeteneğine dayanıyor.
4- BEYİN FONKSİYONLARININ İYİLEŞMESİNİ SAĞLIYOR
2020 yılında International Journal of Psychology’de sunulan çalışmaya göre avokadonun içerdiği lutein bileşiği, bilişsel işlevi iyileştirebilen ve kan-beyin bariyerini aşabilen bir özellik taşıyor. Luteinin beyin fonksiyonlarının korunmasını sağlayan antioksidan ve antiinflamatuar özellik taşıdığına inanılıyor.
5- ZARARLI YAĞLAR ERİYOR, HASTALIKLARA DİRENÇ ARTIYOR
Yine Journal of Nutrition’da 2021 yılında yayınlanan araştırmada 90 gün boyunca iki gruba aynı yemek menüsü verildi. Gruplardan birindeki katılımcılar, farklı olarak her gün 1 avakado tüketti. Deneyin sonunda avakodu tüketen gruptakilerin iç organlarındaki yağlar azalırken, deri altı yağları arttı. Vücut zararlı yağları yakarken, yararlı yağları depoladı. Çilt daha genç bir görünüme kavuşurken yağ dengesinin sağlanması, kronik hastalıklara direnci de arttırdı.
BESİNLERE AVOKADO EKLEMEK
Avokadolar, besleyici ve lezzetli olmalarının yanı sıra çeşitli yemeklerde kullanılabilir. Yenilmeye hazır olan bir avokadonun özellikleri koyu yeşil renkte ve dokunulduğunda hafif yumuşak olarak tanımlanıyor. Birçok aşçı tarafından avokadonun olgunlaşma sürecinin hızlanması için avokadoyu kahverengi bir kese kağıdı içinde bir elma ile birlikte tutulması öneriliyor. Yemeklere eklenmek için avokado pesto sos, dilimlenmiş avokadonun limon, tuz, baharat ile tatlandırılarak ekmeğe sürülmesi, smoothielerde kullanılması gibi birçok seçenek bulunuyor.
Not: Bu içerik bilgilendirme amaçlıdır ve yayınlandığı tarihten önceki bilimsel araştırmalara ya da uzman görüşlerine dayanmaktadır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktora başvurulmalıdır.
