Bilirsiniz, sosyal medyanın alametifarikası “etkilemektir.”
Takip ettiğimiz isimlerin ne yedikleri, nereye gittikleri, kullandıkları ürünler, üzerlerindeki giysi, yaşadıkları ev, tatile gittikleri otel… Bu liste uzar gider ama bir şey hiç değişmez: sosyal medya bizi etkiler. Tam da bu nedenle ‘influencerlar’ son yılların en büyük oyun kurucusu değil mi zaten?
Peki size influencer’lığın başkalaşım geçirdiğini söylesek? Gücünü tüketimden alan sosyal medya, özellikle TikTok, aşırı tüketimi eleştirmek ve tasarruf etmeyi önermek adına takipçilerine ne almamaları gerektiğini söyleyen bir akıma başladı. “De-influencing” ile içerik oluşturucular insanları bir şey satın almamaya veya kullanmamaya teşvik ediyor. Videolar, bazı ürün ve hizmetlerin abartıldığını, aslında özünde o kadar da iyi ya da işe yarar olmadığını anlatıyor.
#deinfluencing hashtag’i TikTok’ta 76 milyondan fazla görüntülendi ve aşırı tüketim hakkında daha büyük bir tartışmayı ateşledi.
Örneğin 43.000’den fazla beğeni alan bir videoda TikTok kullanıcısı, “Sizi etkilemek için buradayım, bunları almanıza gerek yok” diyor ve uyarılarını paylaşıyor. Çok pahalı makyaj temizleyicileri yerine muadil olarak bebe yağı öneriyor, kullandığı dudak balmından nasıl vazgeçtiğini anlatıyor.
Bir başka videoda ise “Hayatımı değiştirmeye karar verdim ve bazı şeyleri satın almayı bıraktım. Eskiden tam anlamıyla bir alışverişkoliktim. Bunları satın almayı bırakıp, gelirimi artırırak finansal geleceğimi ve hayatımı değiştirdim” diyen bir başka kullanıcı görüyoruz.
Influencer pazarlama son birkaç yılda gerçek anlamda bir oyun kurucu oldu. Markalar her türlü işbirliklerini bu mecranın ünlüleriyle başlatıyor. Üstelik yalnızca milyonlarca takipçisi olan yıldız influencarlardan bahsetmiyoruz. Bugün, her şekil ve büyüklükte kitleye sahip influencelar var. Büyük paralar kazanan sadece mega-influencer’lar değil, aynı zamanda daha küçük ama etkileşimi yüksek kitlelere sahip mikro-influencer’lar da pastadan pay alıyor.
Marka işbirliği koçu ve içerik yaratıcısı Kahlea Nicole Wade, TODAY.com‘a bu trendin çok yönlü olduğunu söylüyor. İnsanlara sırf trend olduğu için bir şeyi satın almamalarını söylerken, içerik oluşturucuların güvenilirlik eksikliğini açığa vuran insanlar var. Bu önemli çünkü influencelar, pek çok insanı makyaj, saç ürünleri, ev dekorasyonu ve daha fazlası için zor kazandıkları paraları harcamaları için etkiledi. Ancak nesilden nesile değişiyor: Marketing Dive‘a göre, Z kuşağının %44’ü etkileyicilerin tavsiyelerine göre satın alırken, genel nüfusun yalnızca %26’sı bir etkileyicinin önerdiği bir şeyi satın aldı.
İklim krizi ve tüketim kültürünün ortasında savrulup giderken bu akım bizi daha az tüketmeye teşvik edecek mi, sanıldığı kadar işlevsel olacak mı bilinmez. Ancak günün sonunda bundan çok daha fazlasına, ekonomik tutarlılık, çevreye ve nihayetinde bize zararlı malların üretimini ve kullanımını azaltacak sistematik değişikliklere ihtiyacımız olduğu kesin.
De-influencing