Sıradanlıktan uzak tasarım yaklaşımıyla öne çıkan NU markasının CEO’su Şebnem Seçkin grilere yer olmayan bir geleceğe doğru ilerlediklerini söylüyor.
NU özellikle son yıllarda radarımıza giren ve konuşulan bir marka haline geldi… bu değişimin arkasında ne var?
Bu, yıllar içerisinde ki bir olgunlaşmanın ve gelişimin sonucu. NU aslında hiçbir alanda bilindik rotaları takip eden bir marka olmadı. İlk dönemlerden itibaren Markanın gücüne, sürdürülebilir yatırıma ve yıllar içerisinde bunun yaratacağı değere inandık. Ar-ge’ye ve üretim teknolojilerine ciddi bütçeler ayırdık. Doğru pazarlarda akılcı yatırımlar yaparak niş bir duruşu benimsedik. İzlediğimiz bu yol, bizi 2017 yılında 10 farklı ülkede 17 mağazası ile faaliyet gösteren global bir markaya dönüştürdü.
Temel prensibimizi bir satış şirketi değil tasarım şirketi olduğumuz üstüne inşa ettik. Bugünkü başarımız bu yolculuğu bu şekilde deneyimleme isteğimizde ve tercihimizde yatıyor.
2016 yılından itibaren uyguladığımız etkin iletişim ile insanlar hikayenin gerçekliği ve samimiyeti ile tanıştı. Markayı hem yurt içinde hem de yurt dışında çok başka platformlara taşıyan, çok özel ve güçlü bağlar bu vesile ile kuruldu. Bugün radara girmesinin ve konuşulan bir marka olmasının en temel sebebi de ortaya koyulan bu samimi ve içten iletişim.
Ortadoğu’da, Türkiye’de birçok mağazanızın yanı sıra Londra’da 2
Yurt içinde müşterilerimizle farklı bir bağımız var, bizi aileden görüyorlar, ama yurt dışında kim olduğumuzdan bağımsız marka farklı bir gücü temsil ediyor. Ortadoğu mağazaları 2013’de devreye girdi. Modanın ve lüks segment öncülerinin bugün konsantrasyonunda bu pazarlar olması, o günkü kararımızın ne kadar doğru olduğunu teyit ediyor.
Londra’da aynı gerçeklikle alınmış bir karardı. Başarılı olduğumuz taktirde arzu ettiğimiz yönde bir gelişmeyi tetikleyeceğini biliyorduk, aynen de öyle oldu. Milano ve Roma ofisleri Londra mağazaları akabinde hayata geçti. Marka algısına yatırım yaparak Avrupa’nın en özel konsept mağazalarında kendimize yer açtık. İngiltere’nin en köklü ‘department store’ markalarından Liberty, NU’ya hem ayrı bir alan tahsis etti hem de vitrinlerini yaratıcı ekibimize teslim etti. Akabinde Fenwick, Jules B gibi önemli müşterilerimiz oldu. Şu an Londra ekibi Selfridges’le görüşmelerine devam ediyor.
NU Kreatif Direktörü: Hünkan Tellioğlu
Model: Tasha Tilberg
Eylül’de 3. kez London Fashion Week’e katılım sağlayacaksınız. Şimdiye kadar bunun markaya nasıl geri dönüşleri oldu?
BFC tarafından üye olarak kabul görmek zor, bu sebeple bunu başarabilmiş olmamız çok kıymetli. Üyeliğimizin hemen akabinde önemli otoritelerin radarına girdik ve tüketici & tasarım trendleri alanında otorite konumundaki WGSN’de yer aldık. Gelecek vaad eden birçok uluslararası genç tasarımcı bizimle çalışmak isteğiyle iletişime geçti ki biz bunu çok kıymetli buluyoruz. Birkaç önemli markadan birliktelik yönünde de istekler aldık ama onun için zaman var. Tüm bu gelişmeler NU için farklı boyutta bir itici güç yarattı.
Avrupa’dan sonra Amerika’da da mağaza açmayı düşünüyor musunuz? Hedef pazarlarınız neler?
Amerika’da 2015 yılından beri dünyaca ünlü isimlere ve de projelerine hizmet veren bir “Project Showroom” umumuz var. Kısa sürede Beyonce, Maye Musk, Erykah Badu, Christine Divine, Micheal Jai White gibi isimlerin projelerinde ve özel hayatlarında tercih ettiği bir marka halini aldık. Beyonce’un “Black is King” filminin kostümlerini tasarlayan üç ekipten bir tanesi olarak Golden Globe ödüllerinde en iyi kostüm ödülünün paydaşı olduk. Geçen hafta ise Michelle Obama’yı giydirmemiz konusunda talep geldi. Bu sebeple özellikle Los Angeles organik bir talebi temsil ediyor bizim için, akabinde de New York. Her iki şehirde de doğru mağaza konusunda arayışımız var. Prensipte birçok marka önce satış noktası sonra tanıtım faaliyetleri dengesini güder. Biz yedi senedir tam tersini tercih ettiğimiz için mağazaların bu şehirlerde ki konumu çok önemli. Los Angeles 2024’te kesinlikle hayata geçecek, New York ise 2025’i bulacaktır. Sonraki hedef Japonya. Şüphesiz Japon kültürü markanın kreatif direktörü Hünkan Tellioğlu için çok farklı bir anlam ifade ediyor. Markanın DNA’sı sebebi ile de Tokyo’da rüştünü ispat etmek en büyük hayali.
Hep ilgi çekici kampanyalara imza atıyorsunuz.. bunların yaratım süreci nasıl ilerliyor? Nasıl bir ekip var arka planda?
Genç ve markanın farkını, tavrını çok iyi kavramış bir ekip ve de güçlü işin ruhunu üfleyen bir üst akıl var. Koleksiyon oluştuğunda temsil ettiği tavır o kadar net ki, ona ihanet etmenize müsaade etmiyor. Birçok önemli ve kıymetli sanatçı ve fotoğrafçı ile çalıştık, söylemeden geçemeyeceğim ki benim için Kadir Karademir’in yeri çok başka. Bakmak ve görmek arasında ki farkı en iyi temsil eden, bizim ruhumuzda yaşayan kimliklerden biri bence.
Model: Tasha Tilberg
Markanın tasarım çizgisi yıllar içinde nasıl evrildi? Trendleri takip eden bir marka olmadığınızı biliyoruz. NU’ya tasarım yolculuğunda yön veren dinamikler neler?
Markanın DNA’sını değiştirmeden ulaştığımız ve etkileyebildiğimiz yelpazenin genişlediğini görüyoruz. Bu da bize doğru yönde, doğru sonuçlar getiren bir evrilmenin başarılabildiğini teyit ediyor. NU, aslında fonksiyonel ürün yapmayı çok iyi bilen bir marka. Ama bugün geldiğimiz noktada, daha yüksek tasarımların, kostümsel bir duruşun müşteri tarafından daha fazla kıymet bulduğunu okuyoruz.
Hepimizin deneyimlediği üzere algılarımız ve beklentilerimiz değişti, dünyadan, çevremizden, ailemizden ama başta kendimizden. Daha gösterişli ve vurucu ifadeler bu değişimle farklı bir karşılık buldu. Biz de tam bu noktada bu arayışa cevap verebildik galiba. Ben gelecekte uç noktaların tam hakimiyet sahibi olacağına inanıyorum. Yani siyah ve beyaz olmak zorunda kalacağız, griler olmayacak. İşte o noktada da kendi adımıza ne kadar doğru bir yol izlediğimizi tekrar teyit edebileceğimizi görüyorum.
Markanın gelecek hedefleri arasında neler var?
Bugün baktığınızda, dijital dünyanın da yarattığı güçle faaliyet gösteren birçok şirket var. Büyük çoğunluğu ilk andan itibaren büyük harflerle marka oluşumu ve tasarım dinamikleri konuşuyor, oysa sadece oportünist bir mantıkla ticaret yapıyorlar. Maalesef odağındaki önceliği satış olan kimsenin gelecekte yeri yok. Bunu hep birlikte göreceğiz. Marka ve müşteri ilişkisi değişti. Müşteri ki bu aynı zamanda siz ve ben de demek, heyecanlandırılmak farklı deneyimler yaşamak istiyoruz. Klişeler ve statüler yıkıldı, lüksün anlamı ve ifade ettiği değerler değişti. Tüm bu gelişimler içerisinde konumunu iyi belirlemek, temsil ettiğin değerlerle örtüşen duruşu kaybetmeden değişime ayak uydurabilmek büyük önem taşıyor. Bizim en önemli hedefimiz rotamızı kaybetmeden doğru sebep sonuç ilişkisini yaratmak ve kaygısızlık lüksümüzü elimizden alacak hatalar yapmamak.