Kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek var ki o da bu süratle kirlenmiş çağda artık yalnızca organik bağlara muhtaçlık duyduğumuz. Çocukluğunuzdaki ya da birinci gençlik çağındaki üzere karşılıksız, saf, hırs ve önyargılardan arınmış bir bağa ne vakit başladığınızı hatırlıyor musunuz? Organik beslenmeye, doğala yönelmeye çalışıyorsunuz, hoş ancak pekala ya bağlantılarımız doğal mı bakalım.
İlişkileri Zorlama Hatası
Toplum baskılarının ve statükoların bağlarınızın organikliğini bozmasına müsaade verirseniz sonunda kaybeden siz olabilirsiniz. Müspet, gelişmeye açık, organik bir ilgi için doğallığı reddetmeyin, bırakın ilginiz doğal akışında aksın. İki insan ortasında kurulan en kolay alakada bile mutsuzluklar olur, yanlış anlamalar olur, arbedeler olur ancak oburlarının, hele üçüncü şahısların kelamlarıyla bağlarınızı yönetmeye kalkmayın. Kalbinizin sesini dinlemek bazen en güzelidir.
Maskelerimizi Kaldırıyoruz
Organik bir münasebet kurmanın yolu, taktığımız toplumsal maskeleri çıkarmaktan geçiyor. Organik bir ilgi için güçlü bir temel kurulması koşul. Hakikat beşerlerle kurulan organik alakalar ömrün yeni doruklarını keşfetmenizi sağlar. Maskelerinizi çıkarmanızın sonucunda şayet bağlantınız kötüleşirse bu size üç şey öğretebilir: Neyi tolere edemeyeceğinizi, neyi hak etmediğinizi ve hayatınızda neye gereksiniminiz olmadığını.
Doğallık Tehdit Altında
Kayıp kesimimiz ya da ruh eşimiz olduğuna inandığımız kişiyi saplantılı olarak arama eğilimindeyiz ancak o kişiyi bulduğumuzu düşündüğümüz vakit da bu sefer onu kaybetme korkusu yaşıyoruz, bu dehşet da sevgiyi tekrar tanımlamamıza neden oluyor. Değişik ruh hallerinde dolanıp duruyoruz. Saplantılı, inançsız, dertli, önyargılı ruh hallerinde yaşamaya alışıyor, bağlarımızın sürmesi için gereken nezaket ve itinası kaybediyoruz. Sıkıntı şu ki, bu hastalıklı ruh hallerimiz bağlantılarımızın doğallığını yani organikliği tehdit ediyor. Halbuki önyargılı konseptlerin tuzağına düşmezsek daha pak, daha sağlıklı yani daha organik bir ilgi yaşayabiliriz.
Rahatlamanın Tadını Çıkarın
Çağımızın sorunu gerilim ve yorgunluksa, ikili bağların sorunu da hakikat kabul edilmiş davranış kalıplarında yaşamaya çalışmak ve hayatımızın her anına yayılmış olan gergin ruh halini bağımıza yansıtmak. Yalnızca kadın-erkek bağlantılarında değil, iş hayatında ya da en kolay haliyle yakın etrafımızla kurduğumuz münasebetlerde saf ve gerçek olanı terk edersek, derin bağlar kuramayacağımız ve kurduğumuz zayıf bağların bize muhtaçlığımız olan huzur, sakinlik ve memnunluğu getirmeyeceği aşikar.
‘Mış’ Üzere Yaşamak Yerine Doğallığı Seçin
Gerçeklikle alakası olmayan kanıları yahut durumları güya gerçekmiş üzere göstermeye çalışmak, bir hayal dünyasına inanmak, özetle ‘mış’ üzere yaşamak yerine hakikaten hissetmenin hoşluğunu anlamalı, birbirimiz için gerçek kaygılar, dertler, sevgiler duymalıyız ki ortamızda güvenlik bağları oluşabilsin. Uzmanlar yakın etrafımızla kurduğumuz bu organik ilginin ya da başka bir manada, paylaşılan güvenlik seviyesinin, güvenlik açığının derinliğini belirlediğini söylüyor. Ne kadar açık olursak, bağlantılarımızda ne kadar samimi olursak, kurulan bağlantıdan aldığımız haz da o oranda büyük oluyor.
